Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları;
“Aziz milletim, bedelli basın mensupları, sizlere en kalbi hislerimle, muhabbetle selamlıyorum.
2020 yılının son kabine toplantısını az evvel gerçekleştirdik. İçinden geçtiğimiz bu yıllar ülkemizin yakın tarihindeki pek çok değerli hadisenin 100. yıldönümlerini de söz ediyor.
Hamdolsun bayrak ve ezan hassasiyetini yeri geldiğinde canı değerine koruyan evlatlarımız var. Medeniyetine, tarihine, kültürüne, kıymetlerine sıkı sıkıya bağlı bir kuşak var. Gerisi gerisine 100. yılını idrak ettiğimiz her tarihi hadise bize sahip olduğumuz ülkenin, mensubu olduğumuz milletin değerini bize bir sefer daha hatırlatıyor.
İnşallah 2023’de ülkemizi dünyanın en büyük 10 devletin ortasına sokarak daima birlikte ortaya koyacağız. Bugünkü kabine toplantımızda ulusal siber güvenlik stratejisi ve aksiyon planını da görüştük.
Siber güvenlik tüm dünyada üzerinde hassasiyetle durulan mevzuların başında geliyor. Güvenlik, sıhhat, eğitime kadar her alanda hayatımızın ayrılmaz modülü olan dijitalleşmeyle birlikte siber tehditlerde büyük artış yaşanıyor.
Esasen savunma sanayi projelerimizin temel bileşenleri ortasında dijital sistemler birinci sıralarda yer alıyor. Günlük hayatımızı kolaylaştıran teknolojilerin tamamı da dijital altyapılar üzerinde çalışıyor. Devletler vatandaşların can ve mal güvenliğinin yanında dijital bilgileri de korumak durumundadırlar.
Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi ile bu doğrultuda birinci adımı atmıştık. Geldiğimiz noktada ülkemizin siber güvenlik siyasetlerini bütüncül bir anlayışla bilhassa yeni bir strateji oluşturma konusunda adımı attık.
Son periyotta dijital altyapıda, siber güvenlik hususlarında kimi vakit kapalı, açık mahzurlara maruz kaldığımız için stratejimizi yerli ve ulusal anlayışla şekillendirdik. Birinci haberleşme uyduğumuz inşallah 2022’de uzaya gönderiyoruz.
Kendi ulusal siber güvenlik teknolojilerimizi geliştirmek suretiyle güçlü ve caydırıcı bir altyapı oluşturuyoruz. Mavi vatandan siber uzaya kadar her alanda egemenlik haklarımıza sahip çıkacağız. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisimizle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız öncülüğü ile uzun vakittir yürüttüğümüz çalışmalar sona gelmiştir.
Ülkemizin dijital altyapılarını siber hücumlarına karşı inşallah inançlı hale getireceğiz. Türkiye’nin bu alanda kendi eserleri, firmalarıyla memleketler arası seviyede kelam sahibi olmasını da sağlayacağız.
Salgın periyodunda üzerinde en çok konuşulan konulardan biri besin üretimi ve tedarikinin sürdürülebilir olmasıydı. Yaşadığımız kuraklık bu tartışmayı daha da kıymetli ve manalı hale getirmiştir.
Tarımda geçtiğimiz yüzyılın üretim anlayışıyla bugünkü ortasında çok büyük fark bulunuyor. Bir asır sonrasında çok daha büyük farklılık ortaya çıkacağı açıktır. Bugün 140 ülke öteki yerlerde toprak kiralamak suretiyle kendini geleceğe hazırlamanın çabası içerisindedir.
Bu mevzuda en cazip yer de bakir ve bereketli Afrika topraklarıdır. Toprak kiralamada gaye bugünün gereksinimlerini karşılamak değil yarım asır, 1 asır sonrasının taleplerine hazırlık yapmaktır. Türkiye olarak biz de çeşitli yerlerde toprak kiralamaya başladık.
Bu türlü bir sıkıntısı olmayanlar ülkemizin niye Sudan’da, Nijer’de toprak kiraladığını anlayamıyor. Bir de çıkıp bize ithamlar yöneltiyorlar.
Dünyanın öbür hiçbir yerinde hükümetlerin bu türlü ithamlara maruz kaldığını göremezsiniz. Maalesef bu yıkıcı ve çapsız zihniyet yaptığımız barajlar, yollar, hastaneler, güç santrallerine kadar her bahiste karşımıza çıkıyor. Çiftçi, üretici ve insanımızı bize karşı kışkırtmak için tamamı palavra ve çarpıtılmış telaffuzlarla bu zihniyeti çok iyi tanıyoruz. Bu zihniyete yanıt vermek bizim için zuldür. Hakikatleri tekrar tekrar anlatmak mecburiyetindeyiz.
Soframızda eksikliğini hissetmediğimiz ekmeğimizi, aşımızı üreten kalbi imanlı, eli nasırlı, yüreği tertemiz çiftçilerimizin her birine şükranlarımı sunuyorum. Emeklerinin karşılığını vermek için 18 yıldır çalışıyoruz.
Türkiye’nin Avrupa’dan Asya’ya uzanan toprakları hamdolsun kendi muhtaçlığını karşılayacak ziraî üretimine imkan sağlıyor. Bilhassa son periyotta yaptığımız altyapı sayesinde ülkemiz kıymetli bir besin ihracatçısı pozisyonuna gelmiştir.
Yalnızca kendi üretimimize bağlı kalırsak böylesine büyük bir besin ihracatçısı olamayız. Türkiye geçtiğimiz 18 yılda ziraî ulusal gelirini 37 milyar liradan 278 milyar liraya yükselterek Avrupa’da birinci sıraya yükselmiştir.
Temel besin eserleri olan un ihracatında dünyada birinci, makarna ihracatında ikinci sıradayız. Tarım eserleri ihracatında net dış ticaret fazlamız 5,3 milyar dolardır. Çiftçiliğimize verdiğimiz dayanakları 12 kat arttırdık.
Yalnızca 2020 yılında çiftçimize verdiğimiz dayanak 22 milyar liradır. Büyükbaş hayvan varlığında 18,6 milyon adetle Avrupa ikincisiyiz. Küçükbaş hayvan varlığında 55 milyonun üzerine çıkarak Avrupa’da bir numara olduk.
Ziraî üretiminde artış kendi kendine gerçekleşmedi. Takviyeler yanında çok büyük sulama projelerini hayata geçirdik. Son 18 yılda sulama hedefli 600 baraj, 423 gölet, 1457 sulama tesisi yaparak milletimizin hizmetine sunduk. 254 milyar lira kaynak kullandık.
Biz hayatımız boyunca siyasete hizmette, icraatta yarış vesilesi olarak gördük. Bu anlayışla eğitimde ülkemize 324 bin yeni derslik kazandırdık. Sporda 3 bin 750 yeni tesis, sıhhatte 3605 sıhhat tesisi kazandırdık, ulaştırmada 22 bin kilometre bölünmüş yol diyoruz.
Toplu konutta 900 bin yeni konut, orman varlığımızı 1,9 milyon hektar arttırdık diyoruz. Savunma endüstrinde yerlilik oranını yüzde 70’e çıkardık diyoruz.
Buna karşılık muhalefet ne diyor? Tek parti zulmü dışında sayabilecekleri işleri yok. Hiç değilse vizyon, proje, program olarak söyleyebildikleri bir şey var mı? Hiçbir somut, ayakları yere basan, uygulanabilir, sürdürülebilir, hesabı kitabı yapılmış proje yahut siyasetleri yok.
Kendi içlerindeki taciz, tecavüz, şantaj, hırsızlık işlerini örtmekten bu mevzulara sıra gelmedikleri anlaşılıyor. Türkiye aleyhinde alınan her kararı savunma misyonunu üstleniyor. AİHM ülkemizle ilgili davada kendi hukuksal süreçlerinde İspanya ve İtalya’daki verdiği kararlara ters bir tavır sergiledi. Biz de hukuksal değil, siyasi saiklerle verilen kararı uygulamayız dedik.
Vay efendim sen nasıl bu türlü bir şey söylersin. Demek ki kendileri yetki sahibi olsalar bu terörist destekçisini çabucak hür bırakacaklar. Gerisinde durdukları kim? İddianameye nazaran 37 adam öldürme, 29 adam öldürmeye teşebbüs, 295 hırsızlık, 15 yağma, 308 işyeri ve konut dokunulmazlığını ihlal, 13 Türk Bayrağı’nı yakma ve Atatürk’ü Muhafaza Kanuna muhalefet hatasının işlendiği 6-8 olaylarının baş sorumlusu.
Lafa gelince her fırsatta Atatürk’ün partisiyiz diye övünen bu bireyler kendilerine ‘Mustafa Kemal’in askerleri değil it sürüsünüz’ diyene ses çıkaramamışlardır. Kentlerimizi yakıp yıkanlara aydınlanmacılar, darbecilere mağdurlar diyen yeniden bunlardır. Türkiye bu türlü bir muhalefet anlayışını hak etmiyor.
Önümüzdeki yıllarda esaslı bir muhalefet ıslahatını hayata geçireceğine inanıyorum.
Koronavirüs salgını mutasyonların yol açtığı belirsizliklerle ağırlaşarak devam ediyor. Türkiye her alanda salgın sürecini muvaffakiyetle yöneten ülkelerin ortasında yer alıyor. Aldığımız kararların yol açtığı ıstırapları direkt bireylere yönelik d esteklerle hafifletmeye çalışıyoruz.
1 milyon 240 bin esnafımıza 5 milyar liralık takviye paketini kamuoyuyla paylaşmıştık. Kısa çalışma ödeneğini kapsayan toplumsal muhafaza kapsamındaki tüm dayanakları devam ettiriyoruz. Milletimize aktardığımız nakdi takviye ölçüsü 45,5 milyar liraya yaklaştı.
2021 yılı minimum fiyat sayısı bugün aşikâr oldu. Asggari fiyat 2021 yılı Ocak ayı itibariyle yüzde 21,5 artışla bekar ve çocuksuz çalışan için net 2 bin 826 lira evli ve 3 çocuklu çalışan için 3 bin 14 lira olarak uygulanacaktır. Salgın periyodunda patronlara takviyesi devam ettireceğiz. Kısa çalışma ödeneğinin müddetini Şubat sonuna, nakti dayanağı ise 17 Mart’a uzattık.
Tüm kahırlara karşın gerçek bölüm ülkemizin yüz akı olmayı sürdürüyor. Üretim ve yatırım talebi epey güçlü bir biçimde devam ediyor. Organize sanayi bölgelerindeki elektrik tüketimi artıyor.
Hatta salgın öncesi periyodunun dahi üzerine çıkıldı. Ülkemizin esaslı otomotiv firmalarından biri 3 bin istihdamı sağlayacak bir projeye başladı. Türkiye’nin arabasının üretileceği fabrikanın temelini Temmuz’da atmıştık. Birkaç gün evvel açılışını yaptığımız lityum fabrikası da batarya teknolojileri için kritik bir yatırımdır.”
DETAYLAR GELİYOR…
Ensonhaber
