Konya’da Çocukluk yıllarında, ustasının klasik araba merakından etkilenen 50 yaşındaki Mustafa Havuçcuoğlu, çıraklığında başlayan ilgisinin, tutkuya dönüşmesiyle hayatını klasik arabalare adadı.

BİRİNCİ GÜNKÜ İHTİŞAMINA KAVUŞTURUYOR

Mütevazı tamirhanesine çekiciyle getirilen, en yenisi yarım asırlık hurda arabalara yine hayat veren Havuçcuoğlu, artık kullanılamaz denilen klasik araçları birinci günkü ihtişamlı hallerine geri döndürüyor.

Birçok kesimi kaybolmuş klasik otomobillerin, gereksinim duyulan yepyeni modüllerini kent şehir gezerek arayan Havuçcuoğlu, bulamadığı kesimleri ise yurt dışından getirtiyor.

BULAMADIĞI ORJİNAL KESİMLERİ KENDİSİ ÜRETİYOR

Havuçcuoğlu, aradığı yepyeni parçayı yurt dışında da bulamazsa, cıvatasından somununa kadar tüm detaylarını aklına kazıdığı arabaların kesimlerini kendi el emeğiyle yapıyor.

Kaportasından boyasına, elektrik aksamından kapı kilitlerine, döşemelerinden motor modüllerine kadar arabaları büsbütün yenileyen Havuçcuoğlu, her bir arabaya yaklaşık bir yılını veriyor.

Sahibi olduğu 1956 model Chevrolet Belair marka arabasını de lüks araçlara değişmeyen Havuçcuoğlu, her fırsatta klasik arabasıyla kentin cadde ve sokaklarını turluyor.

Konya Eski Oto Sanayi Sitesi’nde 30 yıldır tamirhanesi bulunan tecrübeli usta Havuçcuoğlu, klasik arabaları restore etmenin, olağan tamircilikten farklı olarak bir tutku işi olduğunu söyledi.

“SEVGİ OLMAZSA ASLINDA BU İŞLER YAPILMAZ”

Havuçcuoğlu, “Sevgi olmazsa aslında bu işler yapılmaz. Eskilere yine hayat vermek, bize ayrıcalıklı bir hobi oldu. Biz de bu halde hayatımızı idame ettiriyoruz.” dedi.

Bugüne kadar yenilediği araçların sayısını unuttuğunu tabir eden usta, “Benim bu işe tutkum var. Paradan fazla onlarla uğraşmayı çok seviyorum. Her şeyi elimde yapıyorum. Saclara form, desen vermek çok hoşuma gidiyor. Klasik araba deyince işin içinde hem tarih var hem de o tarihin yine canlanması var. Ayrıyeten yeni nesile de eskiyi hatırlatıyoruz.” diye konuştu.

“BAŞLAMADAN BİTİŞİNİ HAYAL EDERİM”

Havuçcuoğlu, tamirhanesine yeni bir klasik araba geldiğinde, onu hayata döndüreceği için çok heyecanlandığına değinerek, şöyle konuştu:

“Ben bir araca başlamadan evvel, onun bitişini hayal ederim. Bittiği vakit nasıl bir hal alacağını, nasıl bir renginin olacağını, iç döşemesini, tüm dizaynını çabucak görürüm. Yaparken de onu çocuğum üzere severim. Başlamadan evvelki hayaller çok kıymetlidir. Dışarıdan gelen müşteri onu hurda olarak görür ancak ben geldiği anda onun bitmiş halini gözümde canlandırırım.”

Ensonhaber